Bugun...


Dr. Öğretim Görevlisi Meltem Tufan

facebook-paylas
Müsilaj…
Tarih: 06-07-2021 12:47:00 Güncelleme: 05-07-2021 12:49:00


Müsilaj…

Deniz salyası olarak bilinen müsilajın Marmara kıyılarına olan o endişe verici etkisini gördükten sonra aklıma ünlü kimyager Paracelsus’ un o meşhur sözü gelmedi değil  “Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur.”

 

Olayı hemen şöyle özetleyeyim ki müsilaj aslında fitoplankton dediğimiz deniz mikroorganizmalarının hareket yeteneğini sağlayan sümüksü bir salgıdır yani aslında doğal olarak bu organizmalar zaten bu salgıları her zaman salgılıyordu ve yine bu mikroorganizmalar sucul ortamların besin zincirinin en temel kısmını oluşturuyordu. Fitoplankton dediğimiz bu su mikroorganizmaları yaşamın başlangıcıydı, atmosfere oksijen vermekle kalmayıp aynı zamanda balıkların ve diğer deniz canlılarının besin kaynağıydı dahası da var suda bulunan ağır metalleri temizleyebilme özelliğine sahiplerdi.

 

Bu mikroorganizmalar suda bulunan azot fosfor gibi elementlerle beslenerek uygun ortamlarda çoğalma eğilimi gösterirlerdi ancaaaak gel gör ki şimdi kıyı şeridini ayak sokulamayacak, yüzüne bakılamayacak hale getirdileeeer üstelik deniz canlılarına ve insanlara olan ikincil etkilerde henüz bilinmiyor yani dozu fazla kaçırdık ve ilaç oldu bize zehir!!! Atmosfere salınan sera gazları, iklim değişikliği sonucu sucul ortamların doğalından daha fazla ısınması, denize karışan kentsel atıkların azot ve fosfat yükü, deniz taşıtlarının kirliliği, sanayi atıkları yani antropolojik (insan kaynaklı) etkilerden dolayı bu sucul mikroorganizmalarının sayısı arttı yani fitoplankton patlaması yaşandı doğal olarak salgıladıkları sekonder metabolitleride arttı ve işte deniz kıyılarının vahim hali ortada….

 

Şimdi durumun rehavetini gerek yazılı gerek görsel haber kaynaklarından takip ediyorum. Bilim insanları açıklama yapıyor ve bağırıyor  “Nerde bu devlet!!!” vatandaşa mikrofon uzatılıyor “Nerde bu devlet!!!” söz spikere geliyor “Nerde bu devlet!!!” E gözünü sevdiğimin bilim insanları (ben de dâhil) sen devleti bırak ve söyle bakalım kaç tane bilimsel çalışma yaptın bu deniz mikroorganizmaları hakkında? E gadasını aldığımın vatandaşı şimdi sucu devlete atıyorsun da söyle bakalım ağzındaki maskeyi bile denize atarken senin hiç mi suçun yok bu patlamada? Sanayi atıkları filtre edilmeden denize döküldüğünde üreticinin hiç mi suçu yok? Neden her şeyi devletten bekleyen neden suçu hep başkalarına atan aciz vatandaşlar haline geldik, ne zaman durum böyle oldu?

 

Yönetici ya da denetleyicileri sütten çıkmış ak kaşık ilan etmiyorum elbette denetimlerin ve çevresel atık yönetiminin en iyi şekilde yapılması gerekiyordu ancak suçu bir başkasına atmaktansa bu durumun Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına sıçramadan derhal hepimizin elini taşın altına koymasını öneriyorum keza aksi takdirde, önümüzdeki senelerde ne girebilecek bir deniz kıyısı ne alınabilecek bir deniz kokusu nede elinde kahveyle fotoğrafını çekip sosyal medyaya yükleyebilecek bir deniz manzarası bulabileceğiz. İnsanlara ve deniz canlılarına yansıyabilecek toksik etkilerden hiç bahsetmiyorum bile…



Bu yazı 1129 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
YAZARLAR
resmi ilanlar
GAZETEMİZ

Henüz anket oluşturulmamış.
NAMAZ VAKİTLERİ
GÜNLÜK BURÇ
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI